28 Temmuz Dünya Hepatit Günü hasebiyle açıklama yapan Türk Karaciğer Vakfı Lideri Prof. Dr. Yılmaz Çakaloğlu, hepatitle ilgili son gelişmeleri ve tedavi prosedürlerini anlattı.
Vakıflarının 1992 yılında Prof. Dr. Muzaffer Gürakar
Amaçlarının insanları hepatitle ilgili uyarmak ve herkesin önlem almasını sağlamak olduğunu tabir eden Çakaloğlu, pandemiden ötürü alandaki aktivitelerde azalma olduğunu ancak “online” ve canlı yayınlarla halkı bilgilendirmeye devam ettiklerini vurguladı.
Türkiye’de ve dünyada hepatit hastalarıyla ilgili son istatistik datalara dikkati çeken Çakaloğlu, hepatitin dünyada çok değerli bir sıhhat sorunu olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Çakaloğlu, şu bilgileri verdi:
“Dünyada 300 milyona yakın hepatit B’li insan var. Yaklaşık 50- 60 milyon ortası hepatit C’li. Hepatit B’si olup da beraberinde delta enfeksiyonu olan da 15-20 milyon kişi var. Türkiye’de ise son yıllarda azalmış olmakla bir arada hala hepatit B’li yaklaşık 2-3 milyon kişinin olduğunu, hepatit C’li de yaklaşık 300-400 bin ortasında insanımızın olduğunu düşünüyoruz. Onun için sorun hala ciddiyetini devam ettiriyor. Dünyada 1,1 milyon, Türkiye’de yaklaşık 15-20 bin kişi her yıl hepatit B ve hepatit C’ye bağlı karaciğer sirozu ve karaciğer kanserinden ölüyor.”
“BİRİNCİ ÖNCELİK YENİDOĞAN HER BEBEĞE HEPATİT B AŞISININ YAPILMASI”
Çakaloğlu, Dünya Hepatit Günü’nün emelinin hem farkındalık yaratmak hem de hepatit B ve C hastalarına teşhis koyup bunları tedavi etmek olduğunu vurguladı.
Bu mevzuda çok tesirli ilaçların olduğunu lisana getiren Çakaloğlu, “Dünyada bu viral hepatit sıkıntısını aşmak için yapılması gereken en değerli süreçlerden birisi hepatit B aşılaması. Bizim en büyük sıkıntımız hepatit B, ikinci sırada hepatit C. Hepatit B konusundaki en kıymetli önlem hepatit B aşısının kozmik ve topyekun olarak bütün toplumda uygulanmasıdır. Birinci öncelik yenidoğan her bebeğe hepatit B aşısının yapılmasıdır” diye konuştu.
Çakaloğlu, her hamilede hepatit testlerinin yapılmasının da mecburî kılındığını aktararak, kelamlarına şöyle devam etti:
“Ülkemizde hastanede sıhhat kurumlarında doğum yapan her anneye hepatit testleri yapılıyor. Her bebeğe de şayet aile itiraz etmemişse kesinlikle rutin olarak aşı yapılıyor. Şu anda dünyada ve Türkiye’de 5 yaşın altındaki çocuklarda hepatit B sıklığı yüzde 1’in altına indi. Bu aşılama sayesinde oldu. İlaçlara gelince hepatit C hastalığına karşı son derece tesirli, ağızdan alınan ilaçlar geliştirildi. Bu tıp tarihinde kronik bir viral enfeksiyonu tedaviyle ortadan kaldıracak bir olay haline geldi. Şu anda 8 ila 24 hafta aralığında ortalama 12 hafta kullanılan, ağızdan alınan ilaçlarla hepatit C tedavisi yüzde 100’e yakın kür sağlıyor. Yani bedenden mikrobu yok ediyor. Bu mucizevi bir gelişme.”
“HEPATİT HASTALIĞIYLA İLGİLİ YANLIŞ BİLGİLER YAYGIN”
Hepatit hastalığıyla ilgili yanlış bilgilerin toplumda yaygın olduğuna işaret eden Çakaloğlu, şunları söyledi:
“Normal kurallarda hepatit C yahut B’li hastaların yalnızca bu virüs var diye enfeksiyonları olduğu için çalışmaları, toplumsal hayata katılmaları, spor yapmaları, aktivitelere katılmaları mutlaka engellenemez. Hepatit B yahut C’li hastalar şayet hastalıkları ilerlemiş siroz basamağına gelmişse yalnızca karaciğer işlev kaybı istikametinden değerlendirilip belirli işleri yapıp yapamayacakları tartışılabilir. Yoksa hepatit B müspet diye hiç kimse işten, toplumsal hayattan yahut sportif aktivitelerden soyutlanmamalı. Zira bu mikroplar lakin kan yoluyla bulaşıyor. Onun için korkmamak lazım.”
Çolakoğlu, hepatitli hastanın tırnak makası, diş fırçası, tıraş bıçağı üzere kesici gereçleri hastaların dışında diğerlerinin kullanmamasının kıymetine işaret etti.
