Muğla’da, Akbelen Ormanları’ndaki ağaçlar dört gündür kesiliyor. Akbelen sakinlerinin ve çevrecilerin direnişi de sürüyor.
Duruma isyan eden bir Akbelen sakini şunları söyledi:
“Buraya çok takviye lazım. Memleketimiz, bir kömür uğruna yok olup bitiyor gidiyor. Çok üzgünüz. Denedik, yandık; hem sıcak yaktı, hem bu badire yaktı. 54 yaşındayım. Bu köyde doğdum, bu köyde büyüdüm, bu köyde gömülmek istiyorum. Lakin maalesef bizi kömür yok etti. Kömür, bizim mahallenin birini üç senede bitirdi. Ne geçti eline? Kömür yandı gitti, uçtu, kül oldu, bitti.
“GÖZÜMÜZÜN ÖNÜNDE KOCA DAĞI BİTİRDİLER”
Belki 100 kişi var kesimci. Saniyede bir tane, gözümüzün önünde koca dağı bitirdiler. Nerede bu memleketin insanı… Bir kilo fasulye 8 lira olmuş. Domatesin kilosu şu temmuz ayında 25-30-40 lira. Tahminen büyükşehirlerde daha da kıymetli. Bir ekmek kaç para? Bir mazot kaç para? Köylerimiz bitti, bitti… Benim çocukluğumda o kadar hoş çam balı vardı ki… Bizim tütüncülüğümüz vardı, bitti. Hayvancılığımız vardı, bitti. Şu an bir canımız kaldı. Canımızı alsalardı, bize bu türlü azap çektireceklerine…
“VAZGEÇİN ŞU MEMLEKETİMİZİ YOK ETMEKTEN”
Termik iş diyenler, termik aş diyenler, termik para diyenler… Cebin para ile dolsa, ekmek olmadıktan sonra deva yok. Şu termiğin dumanı tütsün diye; ovaları, ağaçları, zeytinliklerimizi, bahçelerimizi bitirdiler. Duman ettiler gittiler. Güç üreteceklermiş. Öteki bir deva bulsunlar. Vazgeçin şu memleketimizi yok etmekten ya… Ekmeğin üzerinden güç üretilmez.
“ŞU ÇAMA KIYAR MI İNSAN, VİCDAN BİRAZ”
Tarım toprağının üzerinden güç üretilmez. Hiç mi bu insanlarda akıl yok? Kaç asırlığız biz. Ben cahilim, bilgisiz bir köylü olarak bu türlü düşünüyorum. Ne kadar aç gözlüyüz biz? Ne kadar para hırsıyız? Her şey para değildir. Şu çama kıyar mı insan? Vicdan biraz.
“EVLATLARIMIZI BİZİM KARŞIMIZA DİKTİLER”
Cumhurbaşkanı… Bizim sesimizi duyun. Bize de deva olun. Biz nereye gideceğiz? Biz toprak istiyoruz. Toprağa elimiz değmedikçe, yaşadığımızı bilemeyiz. Kim anlayacak benim kederimizi. Bize dayanak istiyoruz. Yolları kesiyorlar. Bizim evlatlarımızı bizim karşımıza diktiler. Kim buyruk veriyorsa, gelsin. Bize deva bulsunlar madem. Mesken yapsınlar, toprak versinler. Biz nereye gideceğiz? Onlar varlıklı diye biz garibanların bu türlü yok mu olması lazım…”