Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Para Siyaseti Konseyi (PPK) faiz kararını açıkladı.
Buna nazaran Merkez Bankası Para Siyaseti Heyeti, siyaset faizini 750 baz puan artışla yüzde 25’e yükseltti.
Böylelikle faiz 4 yılın en yüksek düzeyine çıktı. Merkez Bankası böylelikle üç ayda 16.5 puanlık faiz artışı yaptı.
Ekonomist Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, iktisatta sakinlik tehlikesinin baş gösterebileceğini söz etti.
“Açıklamada yer alan kademeli faiz artışlarına devam edileceği vurgusu yabancı sermayenin girişi için teminat olur mu? Yoksa sıcak paranın madem faizler daha da artacak o vakti bekleyelim formunda düşünmesine mi yol açar” sorularını yönelten Altınbaş Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi, Ekonomist Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, “Bekleyip görmek gerekecek” yorumunu yaptı.
“BÜYÜMENİN DURMASI RİSKİ GÖZE ALINDI”
Prof. Dr. Kozanoğlu, faiz artışı kararıyla döviz kurunun kıymet kaybının ihracattaki rekabet gücünü artırması ithalatın gemlenmesi, böylece cari istikrarın sağlanması önceliğinden vazgeçildiğini söz etti.
Bunun da enflasyonun denetim altına alınması, lokal seçimler sürecinde büyümenin yavaşlaması (durması) riskinin göze alınması noktasına gelindiği manasına geldiğini belirtti.
”Enflasyon Raporu’ndaki varsayım aralığının üst hududunda seyrettiği” sözünün de 2023 yılı resmi enflasyon varsayımının yüzde 62’ye çekildiği manasına geldiğini vurguladı.
“ŞİRKET KREDİSİ FAİZLERİ OTOMATİKMAN YÜZDE 45’E SIÇRAYABİLİR”
Prof. Dr. Kozanoğlu’na nazaran, iktisatta genel faiz seviyesinin yükselmesi, TL mevduat faizlerinin cazip kılınması ve döviz kurlarının sakinleşmesi KKM’nin sonlu çözülmesi gayesine ulaşılmasını sağlayabilir.
Politika faizindeki mevcut seviye, şirket kredisi faizlerinin otomatikman yüzde 45’e sıçramasını, böylelikle bankaların kredi verme iştahı artırabilir.
“EKONOMİDE SAKİNLİK TEHLİKESİ BAŞ GÖSTERİR”
Kozanoğlu son olarak şunları söyledi:
“Bu durum, seçimler öncesi çok uygun finansman şartları nedeniyle konut, otomobil, motosiklet vs. almak için borç hudutlarını zorlayarak tüketici kredilerine akın eden, kredi kartından nakit çeken orta gelir kümelerinin ayağını çekmesine neden olur. Borçlanarak iki yakasını bir ortaya getiren, seçim öncesi narkoz tesiriyle hayat pahalılığını gereğince hissetmeyen dar gelirli yurttaşlar için de büyük darbe olur.
En son yüzde 185 artışla 882 milyar TL’ye varan Kredi Kartı borçları, 1434 milyar dolara ulaşan tüketici kredileri gerçek manada sürat keser. Takibe nizam borç oranları süratle yükselir. Mal ve hizmetlere talebin yavaşlaması zincirleme tesirle ciroları düşürür. İşten çıkarmaları yaygınlaştırır. İşsizliğin artmasıyla işgücünün pazarlık gücü de zayıflar. İktisatta sakinlik tehlikesi baş gösterir.”
