Bazen yaşamımızda olan insanlara; ailemize, dostlarımıza ya da sevgilimize karşı yeterince iyi olmadığımızı düşünür, aralıksız olarak onların bizi nasıl gördüğünü sorgularız. Bu; ilişkilerimize hasar veren ve onları hırpalayan güvensizlik hissinin dışavurumudur. Öncelikle iyi bir ilişkinin; duygu ve düşüncelerinizi sarih bir biçimde paylaşmak, mutlu anlar yaşamak, beraber iyi zaman geçirmek ve her mevzuda birbirine karşılıklı destek olmak üzerine heyeti olması gerektiğini kavramak gerekir. Karşınızdaki insan size aralıksız palavra söylüyor, size makûs davranıyor ya da sizi kandırıyorsa; bu ilişkide güvensiz sezmeniz çok natüreldir. Ama bizim bu yazımızda bahsedeceğimiz, iyi giden ve sıhhatli bir ilişkinin içinde sezilen güvensizlik duygusu.
Kimi zaman, sıhhatli bir ilişkinin içerisindeyken bile, partnerimizin bizim hakkımızda gerçekten ne düşündüğünü hiçbir zaman öğrenememek, kendimizi bütün olarak güvende sezmemize mani olabilir. Güvensizlik hissinin baskın olduğu ilişkilerde, bir hayli şahıs terk edilme fobisi yaşayabilir. Ancak uzun süreli ilişkiler kurabilmek ve bu ilişkilerin kesintisizliğini sağlamak için şahsın güven duygusunu bir biçimde kazanması gerekir.
Güvensizlik hissinin ilişkilerinize hasar verdiğini sezdiğinizde ne yapmalısınız?
Romantik ilişkilerde, tıpkı tüm diğer insan ilişkilerinde olduğu gibi, güven yaratmanın yolu doğru bağlantıdan geçiyor. Sual sormak, fikir alışverişi yapmak, kendinizi güvensiz sezdiğiniz mevzular üzerine konuşmak, güvensizlik hissinin önüne geçmenize destekçi olabilir.
1. Karşınızdakinin düşüncelerini okumayı bir yana vazgeçin
Şahıslarda gerginlik yaratan vaziyetlerin bir hayliyi irtibat beceriksizliğinden kaynaklanır. İrtibat maharetleri cılız olan şahıslar, karşılarındaki şahıslarla konuşarak irtibat kurmak yerine uslarından geçenleri okumaya çalışarak akıllarında önyargılar oluştururlar. Bir Hayli ilişki problemi sosyal evham ve beceriksiz bir bağlantıyla başlar ve bu irtibat noksanlığı yerini karşındaki insanın düşüncelerini okuma çabasına vazgeçer. Düşünce okuma; bir insanın değişiğinin ne düşündüğü hakkında somut bir bilgisi yokken bunu bildiğini sanmasıdır. Bu süreç, aralıksız olarak değişiğinin ne düşündüğünü merak etme ve varsayım etme biçiminde devam eder ve şahısta güvensizlik ve stres duygularına neden olur.
Başkalarının düşünceleri hakkında hipotezlerde bulunmak ve hipotezler yapmaya çalışmak, meçhullük sebebiyle şahısta güvensizlik duygusunun oluşmasına zemin hazırlar. Bu sebeple karşınızdakilerin size söylediklerinden ya da sergilediği tavırlardan çıkarımlar yapmak yerine, o bireye sualler sorarak kavramaya çalışmak sizi güvensizlik duygusundan kurtaracaktır. Aynı biçimde, kendinizle alakalı mevzularda da karşınızdaki bireylerin varsayımlarda bulunmasını ve sizi kavramasını beklemek yerine, anlatmak istediklerinizi tüm sarihliğiyle anlatmak ve size sorulan suallere içten biçimde cevap vermek ilişkinizin daha sıhhatli bir zeminde ilerlemesine destekçi olur.
12-relationship-truths
2. Muhteşem ilişkiyi aramaktan bırakın
Etrafınızdaki şahıslarla olan ilişkilerinizde müthişliği aramak samanlıkta iğne aramak gibidir. Müthişlik arayışı, umutsuzluğa düşmenize ve temennileriniz yeterince karşılanmadığı için tatminsizliğe çeker. Bir süre sonra ilişki mevzusundaki temennilerinizin karşılanmamasını kendi zafersizliğiniz olarak idrak etmeye başlarsınız ve hem özgüveninizi hem de ilişkinize olan güveninizi yitirebilirsiniz.
Hepimiz bir gün doğru insanın karşımıza çıkacağına dair bir inanca sahibiz; ancak zamanla muhteşem insan diye bir şey olmadığını, yaşadığımız her ilişkinin, tanıdığımız her insanın yaşamımızın değişik bir rengi olduğunu kabul etmemiz ve tanıdığımız insanların negatifliklerini görmek yerine onlardan neler bilebileceğimize, yaşamımıza nasıl katkıda bulunacaklarına odaklanmamız gerekiyor. Şayet insanların muhteşem olmasını beklerseniz tüm yaşamınızı umutsuz bir biçimde, reelde var olmayan bir şeyi arayarak geçirirsiniz. Daha da makûssu bu arayış süreci sizi daha da çıldırtarak, galibiyetsiz sonuçlanan her ilişkiden sonra güvensizlik duygusunu daha da artırır.
Şahsın müthişlik arayışını sonlandırabilmesi için öncelikle kendisinin de muhteşem olmadığını ve her insanın yanılgı yapabileceğini kabul etmesi gerekir. Kendimizi tanıma sürecinden sonra gelen kabullenme duygusu, ilişkilerin daha sıhhatli yürümesine ve negatiflikler mevzusunda daha az saplantı geliştirmemize destekçi olacaktır. Ehemmiyetli olan bize kendimizi ‘muhteşem’ sezdirecek özel bir ilişkinin içinde olmaktır. Yeterince ilişki deneyimi edindiğinizde gerçeğinde ‘muhteşem insan’ın olmadığını ve insanların değişik hataların değişik tad kombinasyonları olduğunu anlarsınız.
3. Yeni ilişkinizi daha önceki ilişkinize sabrederek suçlamayın
Yeni insanlarla tanıştığımızda ya da yeni bir ilişkiye başladığımızda, geçmiş ilişkilerimizde yaşadığımız negatif tecrübeleri tekerrür yaşamamak için önlemli davranma meyli gösteririz. Geçmişimizde bize makûs davranan ya da suistimal etmeye çalışan şahıslar sebebiyle, yeni tanıştığımız bireyleri de potansiyel risk olarak görürüz. Duygusal olarak aşınmamak için geliştirdiğimiz bu korunma mekanizması, yeni tanıştığımız bireylerin değişikliklerini görmemize ve önyargılardan kurtulmamıza mani olan bir tavır şekildir. Bu sebeple yeni bir ilişkiye başlarken geçmiş tecrübelerimizden olası olabildiğince sıyrılmamız ve yeni bir sayfa açıyor olmamız, ilişkide güven duygusu oluşturabilmemiz için son derece ehemmiyetlidir.
Şayet mutsuz bitmiş bir ilişkinin harabelerini tamamen arkanıza vazgeçmezseniz, yeni bir ilişkiyi de bu sağlam olmayan zemin üzerine kurmuş olursunuz. Şayet siz de geçmişte yaşadığınız mutsuz bir tecrübeden dolayı şu anda ilişkide olduğunuz insanı haksız yere suçladığınızdan şüpheleniyorsanız, bir an için soluk alın ve şu anki ilişkinizin size keder ve mutsuzluk veren daha önceki ilişkinizden değişik olan yanlarını düşünün. Bu minik egzersiz size geçmişte kalması gereken ve şu an yaşadıklarınızla bir alakası olmayan negatiflikleri bir yana vazgeçmeniz için gereken enerjiyi size verecektir.
4. Kolay çözümleri olan meseleleri geliştirerek problem haline getirmeyin
Kendi kendimizi sabote faktörün en kolay yollarından biri, olmayan problemleri kafamızda üreterek problem varmış gibi davranmaktır. Etrafımızda reelleşen her vakaya negatif tarafından yanaşmak, insanlarla olan ilişkilerimizde aralıksız negatifi görmek ve problem yaratmak, bir süre sonra alışkanlık haline gelerek insanlara ve kendimize olan güvenimizin eksilmesine neden olur. Her şeyden kuşku etmek, insanların size hasar vereceğini düşünmek, yaşadığınız vakaların yaşamınızda büyük problemler yaratacağını düşünmek kendinize stres yaratmaktan başka bir işe afacan.
İnsanın kafasında problemler yaratması ve o problemlerin asıllığına inanması kendi şahsi tahribine giden bir yoldur. Kafanızda meseleler buluş etmeye başladığınız anda, ilişkileriniz de acı sürüklemeye başlayacaktır. Hadiselere olası olabildiğince manalı bir çerçeveden bakabilmek, muhtemel neticelerde pozitiflikleri görebilmek ve daima pozitif düşünerek pozitif kalmak, gerçekten problem olabilecek vaziyetlerle başa çıkmanızı kolaylaştıracaktır. Kendinizi güvensiz sezdiğiniz ve gerçeğinde var olmayan problemlerden dolayı kendinizi strese soktuğunuzu zaman, kendinizi durdurun ve derin bir soluk alın. Sonra, “Bu mesele yalnızca benim kafamda” diyerek gerçeğinde sualin farkında olduğunuzu kendinize andırdırın. Yaşamınızdaki hayal ve aslı ayırt edebilmek, özgüven yolunda atılacak ehemmiyetli bir adımdır.
5. Negatifliklere odaklanıp kalmayın
Daha evvel de söylediğimiz gibi, muhteşem ilişki diye bir şey mevzubahisi değil. Bu sebeple hayattan zevk alabilmek ve mutlu olabilmek, muhteşem olmayandaki pozitifliklere odaklanmanızla ilgili bir gidişat. Muhteşem ilişki diye bir şey gerçeğinde asılsızdır. İki insanın arasındaki ilişkinin niteliği birbirlerine dinledikleri karşılıklı onaylama ve kabul ile çoğalırken; tahammülsüzlük ve ümit etme o ilişkinin niteliğini düşürür. Bu surattan bir ilişkide ideal olan; insanların birbirini oldukları gibi kabul etmeleri ve bu yanılgılarla baş etmeyi bilmeleridir.
Natürel ki her gidişatta pozitif olana odaklanmak ve insanların pozitif yanlarını görmek, tanıştığınız herkesi yaşamınıza dahil etmek zorunda olduğunuz ve herkese güvenmeniz anlamına gelmiyor. Ancak sizi genel olarak mutlu eden bir ilişkideki pürüzlere takılıp kalmak, başka bir deyişle fotoğrafın tamına değil detaylarına odaklanmak tüm ilişkilerinizde mutsuz olmanıza ve herkese kuşkuyla yanaşmanıza, dolayısıyla güven duygusunun beceriksiz olduğu ilişkiler oluşturmanıza neden olabilir. Bu sebeple yaşamınızdaki şahıslara, yaşadığınız ilişkilere ve hadiselere pozitif güzergahlarıyla yanaşmak, sizi geliştirecek ve yükseltecek doğrultularından faydalanmak, azıcık tehlike alarak etrafınızdaki insanlara, en ehemmiyetlisi de kendinize güvenmek mutlu bir yaşamın ve sıhhatli ilişkilerin anahtarı.
İlişkinizde arada bir yaşanan meselelerden dolayı, hemen o ilişkinin makûs gittiği ve o insanın sizin için doğru şahıs olmadığı neticesine varmayın. Negatiflikler ve problemler her zaman olacaktır bu surattan ehemmiyetli olan o ilişkinin sizi mutlu eden ve pozitif taraflarına odaklanmanızdır. Yaşamınızdaki insanların ne kadar mucizevi olduğunu takdir etmek; üretken, memnun ve huzurlu bir yaşama sahip olmanıza takviye eder. Başka Bir Deyişle onların güçlü kalitelerini fark edin, galibiyetleri için sevinin ve onları amaçlarına erişmeleri mevzusunda teşvik edin.